SağlıkYeme İçme

Diyetisyen Huriye Tümer’den Sağlıklı Mutfak Önerileri

Mutfağını doğal hale getir 

Çocukluğumda semtimizde bir tane market vardı. Bisküvi, çikolata reyonu bir raf kadardı. Şimdi mahallemde sekiz tane büyük market var ve her birinde raflar dolusu paketli abur cuburlar… Paketli gıdaların bu kadar artması katkı maddesi, koruyucular, glikoz, fruktoz şurupları ve renklendiricilerin de hızla hayatımıza girmesine neden oldu. Böyle bir ortamdan tamamen izole olmak zor belki ama elimizden geldiğince mutfağımızı paketli gıdalardan uzaklaştırıp doğal besinlere yer vermeliyiz. 

Yrd. Doç. Dr. Dyt. Huriye Tümer: Sağlıklı bir bedene sahip olmak için öncelikle mutfağımızın sağlığını iyileştirmemiz gerekir. Son 20 yılda beslenme bilincinin giderek artması beni en çok mutlu eden konulardan. Umarım hepimiz mutfağımızı en sağlıklı hale getirir ve bu beslenme bilincini gelecek nesillere aktarabiliriz. 

Yalın ve yerel beslen

Yemeğe aroma ve lezzet veren soslar ve çeşitli yağlar aynı zamanda yemeklerin enerjisini de yükseltiyor. Bu nedenle pişirme aşamasında kullanılan lezzet vericileri doğru tercih etmek ve miktarlarına dikkat etmek gerekir. 

Kekik, pul biber, karabiber gibi baharatlar, hardal, zerdeçal gibi aroma vericiler doğal ve düşük kalorili iken, beşamel sos, köri sos, hollandez sos, tereyağ ve mayonez yemeklerin hem yağ, hem de enerji içeriğini artırıyor.

Bunun dışında alışveriş sırasında aldığımız ürünlerin yerli ürün olması önemli bir nokta. İthal edilen ürünlerin yurt dışından ülkemize kadar gelişindeki yolculuk hem doğayı, hem de ekonomiyi olumsuz etkiliyor. 

Bunun dışında tahılları satın alırken kinoa, chia tohumu gibi anavatanı farklı kıtalar olan ürünleri değil, mercimek, kuru fasulye gibi topraklarımızda yetişen ürünleri tercih etmek gerekir.

Alışveriş yaparken etiket okuma alışkanlığı kazan 

Etiket okumak mutfağımıza giren besinleri doğru tercih etmenin ilk yoludur. Öncelikle son kullanma tarihine mutlaka bakılmalıdır. Özelikle potansiyel riskli diye tanımladığımız et ve et ürünleri, yumurta, süt ve süt ürünlerinde daha dikkatli davranmak gerekir. Çünkü bu besinlerin zehirleme riski yüksektir. Üretim tarihi de incelememiz gereken diğer bir noktadır. Özellikle yağ içeriği yüksek, kızartılmış veya fırınlanmış besinleri tercih ederken üretim tarihi yakın olanları seçmek gerekir. 

Yapılan bir çalışmada SKT’si yaklaşmış cipsler ile yeni üretilmiş cipslerdeki akrilamid oranları kıyaslanmıştır. Çalışma sonucunda SKT’si yaklaşmış cipslerde akrilamid oranının çok daha fazla olduğu görülmüştür. Akrilamidin kanser yapan maddelerden olduğu bilinmektedir. 

Diyet ürünlerde ise yağ içeriği veya toplam enerji içeriği referans ürüne göre yüzde 30 azaltılmıştır. İhtiyacınız olan ürünün düşük yağlı mı yoksa düşük enerjili mi olması gerektiğine göre seçim yapılmalıdır.

Doğru pişirme yöntemlerini uygula 

Türk mutfağı genellikle sağlıklı pişirme yöntemlerini içerse de hatalar da yok değil. Geleneksel tencere yemeklerinde tencereye önce sıvı yağ eklenir, yağ ısındıktan sonra soğan eklenir arkasından domates ve diğer sebzeler… Bu yöntemde yağ yanmaya başlar ve eklenen sebzeler de bu yağda pişerler. 

Doğru sıralama şu şekilde olmalıdır. Tencereye önce domates arkasından soğan eklenir, soğanlar domates suyunda pişer. Arkasından diğer sebzeler eklenir. Tencerenin altı kapanmadan 10 dk önce sıvı yağ eklenir. Böylece yağ yanmaz ve trans yağ asitleri oluşmaz. 

Diğer bir hata ise mangalda pişen etlerin direkt ete temas etmesidir. Etler ateşten en az 20 cm uzak mesafe tutulmalıdır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta da unlu gıdaların fırında pişme sırasındaki sıcaklığıdır. Yüksek ısılarda oluşan akrilamid kanser oluşumunda etkendir. Fırın için uygun sıcaklık en fazla 180 derece olmalıdır.

Porsiyon ölçülerini dikkate al 

Sağlıklı kalmak ve formumuzu korumak için ne kadar yediğimiz ve nasıl yediğimiz çok önemli. Çoğu kişi makarnanın kilo aldırdığını düşünür. Ortalama olarak haftada 1-2 kez 4-5 yemek kaşığı makarna yemek bize kilo aldırmaz. Bize kilo aldıran makarnayı sık ve büyük porsiyonlarda yemektir. Haftada 3-4 gün 1-1.5 tabak makarna çoğumuza kilo aldıracaktır. 

Nasıl yediğimizin de önemi oldukça fazladır. Çok hızlı yemek, çiğneme sayısının az olması, ayaktan atıştırarak yeme gibi alışkanlıklar hem sindirim hem de kilo problemi yaratacaktır.

Mutfağında yozlaşmaya izin verme

Çocukluğumda bayram ziyaretlerinde gittiğimiz evlerde vişne, ayva veya kayısı komposto ikram edilirdi. O kompostoların tadını unutamam. Kola, gazoz gibi asitli içeceklerin ülkemizde yaygınlaşmasıyla birlikte kompostoların yerini kolalı içecekler aldı. Aynı şekilde köyde yapılan ekşi mayalı ekmeklerin yerini beyaz ekmek aldı. Yaşanan bu yozlaşmalar hem sağlığımızı olumsuz etkilerken hem de kültürel değerlerimizi tehdit ediyor. Bu arada son zamanlarda ekşi mayalı ekmeklerin yeniden popüler olması beni çok sevindiriyor.

Sürdürülebilir bir mutfak hayal et

Gelecek nesillerin beslenmesi maalesef tehdit altında. Dünyanın kaynaklarını gün geçtikçe tüketiyoruz. Kaynaklarımızı bu hızla tükettiğimiz takdirde 50 yıl sonra laboratuvarlarda üretilen sentetik gıdalar mutfağımıza girmeye başlayacak. Bunların ilk çalışmaları yapılmaya başlandı bile. Şu an üretilen gıdaların 1/3’ü soframıza gelmeden çöpe atılıyor ve maalesef her 9 kişiden biri aç uyuyor. Bu konuda bireysel olarak üzerimize düşenleri uygulamalı mutfağımızda gelecek nesilleri de düşünmeliyiz. 

Karbon ayak izimizi azaltmak için et tüketimini azaltıp sebze ağırlıklı beslenmeye geçmek gerekir. Çünkü etler yüzünden oluşan azot salınımı sebzelere göre 43 kat daha fazladır. Sürdürülebilir beslenmeyi öğrenmeli ve etrafımızdakilere anlatmalıyız. 

İLETİŞİM: Dyt. Huriye Tümer / Koşuyolu Mah. Cevatpaşa Sok. 15/3 Koşuyolu-Kadıköy Tel: 0216 802 02 77 – 0544 802 02 77 drdiyetisyenhuriyetumer Youtube: Huriye Tümer

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı