Terastan Kocaman Bahçeye
Fatih Koçak. Türkiye’de ve yurtdışında isim yapmış okullarda okudu. Okuduklarının bilgiden, kurallardan ve ezberlerden oluştuğunu fark ettiğinde, bildiklerini bırakmaya karar verdi. Bahçesinde yaptığı denemeler sayesinde hayatın çok değişken, çok zengin ve hiç kendini tekrarlamayan doğasını keşfetmeye başladı ve bu ilgiyi işe çevirmeyi başardı. Kurduğu Nadir Bitkiler Fidanlığı’nda şimdi 1000’in üzerinde bitki yetiştiriyor.
Nadir Bitkiler Fidanlığı girişiminiz nasıl gerçekleşti? Nasıl başladınız?
Yaklaşık 15 yıl önceydi. Bir teras katına taşınmıştım. Önce evimin içini dekore ettim. Sonra sıra terasa geldi. 4.katta çok geniş bir terastı. Doğal olarak saksıda bir çiçek koymayı düşündüm. O sırada sardunyanın “S”sini dahi bilmiyordum. Yine sadece göz zevkime göre bir bitki koydum ve bu da çok hoşuma gitti. Sonra yanına bir tane daha ilave ettim derken birdenbire 60m2’lik teras kocaman bir bahçeye dönüştü.
“Bu bitki olmaz” dediklerinde dinlemedim.
Fidanlıkları dolaşıp gözüme çarpan, hoşuma giden bitkileri alıp terasımda yetiştirmeye başladım. Bana “bu bitki olmaz” dediklerinde dinlemedim ve kendi bahçemde denedim. Olmayanları eledim ve olanlarla bahçemi büyütmeye devam ettim. Daha sonra toprakta 25 m2 bahçesi olan bir daireye taşındım. Orada da bahçe zevkim ve denemelerim devam etti.
Bahçe merakımın gelişmeye başladığı dönemde iş hayatımda da bazı değişiklikler olmaya başlamıştı. Önceleri bahçeciliğin bir iş kolu olabileceğini dahi bilmeden bu konuyla ilgilenmeye başlayan ben, yavaş yavaş bu merakımla daha çok vakit geçirmek ve bununla yaşantımı idame etmeyi istemeye başladım.
“Türkiye’de bulunmayan bazı bitkileri kullanmak istedim.”
Derken bu ilgilenmelerim giderek daha çok vaktimi almaya başladıkça bu meşgalemi bir iş olarak yapmaya başladım ve uzun müddet bahçe tasarımı ve düzenleme işleri yaptım.
Bu süreçte bahçecilik ve bitkilerle ilgili merakım da gelişti ve takip ettiğim dergilerde, kitaplarda, yaptığım bahçe ziyaretlerinde gördüğüm ve Türkiye’de satışı bulunmayan bazı bitkileri, hem kendi bahçemde görmek, hem de müşterilerimin bahçelerinde yaptığım düzenlemelerde kullanmak istedim.
Türkiye’de fidanlıklarda ağaçları, çalı bitkilerini, tek yıllık bitkileri çok rahat bulabiliyordum. Bunlar hem ithal olarak bolca geliyordu, hem de yerli olarak çok güzel bir şekilde üretiliyordu. Ancak benim ilgili duyduğum otsu çok yıllık bitkileri istediğim bolluk ve çeşitlilikte bulamıyordum.
Sera bahçesinden fidanlığa
Kendi bahçelerimde görmek istediğim türleri internetten sipariş ederek arka bahçemdeki 6m2’lik seramda yetiştirmeye başladım. İlk seferde pek tutmadılar. Tekrar denedim. İkinci seferde netice almaya başladım ve bir sürü minik fidem olmaya başladı. Öyle çok oldu ki seramdan taştı, bahçeme sığdıramadım. Oturduğum eve yakın bir fidanlıktan rica edip bitkilerimi kışın seralarında bakmalarını istedim. Bana yer ayırdılar ama kısa bir süre sonra oradaki bitkilere bakım imkanlarının bu tarz bitkilere uygun olmadığını fark ettim. Ve kendime ufak bir yer aramaya başladım. 2018 yılının Şubat ayında yine evimin yakınlarında, Sırapınar köyünde, bir seranın küçük bir yerini kiraladım ve bitkilerimi yetiştirmeye devam ettim. Bu serada yetiştirdiğim ilk bitkilerin bir ay içinde satışıyla birlikte 2018 Mart ayında Nadir Bitkiler Fidanlığı başlamış oldu.
Şu anda 2 yıl içinde büyüyen, 9 dönüm arazi üzerindeki fidanlığımızda 1000’in üzerinde bitki türü yetiştiriyoruz. Bunların büyük kısmı otsu çok yıllık çiçekli ve yapraklı bitkiler, soğanlı bitkiler ve başaklı bitkilerden oluşuyor. Ayrıca bir bahçe düzenlemesinde kullanılacak ağaç, çalı ve tek yıllık bitkilerimiz de fidanlığımızda bulunuyor. Bu bitkilerden Türkiye’de üretimi yapılanları bulabildiğimiz kadarıyla yurt içinden tedarik ediyoruz. Türkiye’de yetiştirilmeyen türleri de kendimiz yetiştiriyoruz.
“Yerel türlerimiz çok kıymetli”
Bitki koleksiyonumuzun bence en kıymetli bitkilerini yerel türlerimiz oluşturuyor. Hem bulunduğumuz yerel ortamdaki bitki örtüsünden, hem de Türkiye coğrafyasından edinebildiğimiz bitki türlerini burada yetiştiriyoruz. Bazı türlerimiz ikinci yılında satışa hazır hale geldi ve hiç beklemediğimiz bir ilgi ve merak gördü. Diğer türlerimizi de satılabilir ve bahçelerde dikilebilir hale getirmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu bitkiler arasında yerel sığırkuyruğu bitkilerimizi, sütleğen, kumdikeni, fesçitarağı, kekik, kardelen, lale gibi çeşitlerimizi sayabilirim.
Burası adeta bir cennet. Nasıl bu kadar güzel bir bahçe yapabildiniz? Sırrı nedir?
Ben bitkilere çok basit bakıyorum. Bir bitki yetiştirmek için ne biyoloji, ne ziraat, ne peyzaj, ne de başka bir bilgi paketine ihtiyaç yok. Zaten bunları hiç bilmeyen ninelerimiz, dedelerimiz bunları pek ala gayet güzel yetiştirdiler. Demek ki bilgi paketleri olmadan da hoşumuza giden, ilgi duyduğumuz bir bitkiyi gayet güzel bir şekilde yetiştirebiliriz.
Bugün, 15 yıl önce bir saksıda yetiştirdiğim bitki için ne yapıyorsam, aynısını fidanlığımda da yapıyorum. Bahçeye bakış şeklim hep böyle basit ve sade kaldı. Öyle olduğu için de bu meşgalem beni hiç yormadı ve yıldırmadı. Merakımın karşısında bilgiyle ezilmedim.
Oysa önce bilgi öğrenmeye kalksaydım, önce yıllarca bu konuda okullar okumam, sonra bunu iş halinde getirmek için okullar okumam, sonra bu işi kurmak için bir sürü planlar yapmam gerekecekti. Ve bütün bunlar yıllar aldığı için de bugüne, gerçekte hiçbir bitkiye bakmamış, belki toprağa elini bile sürmeye fırsatı olmamış, her şeyi bir hayal olarak kafasının içinde yaşamak zorunda kalmış, sıklamenin kokusunu duymadan, irisin renklerini görmeden, bir bahçenin bir sene içindeki muhteşem döngüsünü yaşamadan hayatımı zihnimin içinde geçirmiş olacaktım.
Özetle ben bahçemde sevdiğim bitkilere bakarken bilgiyle uğraşmadım, bahçemle uğraştım; bilgiyi yapmadım, isteklerimi yaptım. Bilginin olmaz dediklerine ve içinden çıkılmaz, bitmek tükenmek bilmez kurallarına bakmadım. İsteklerime baktım ve bahçemde sadece kendi istediğim bahçeyi kendi beğendiğim şekilde yaptım. Böyle olduğu için bahçem benim için her zaman heyecan verici, verimli ve güzel oldu.