Kronik hastalıklar her geçen yıl çığ gibi artıyor ve aynı oranda ilaç kullanımı da. Bağışıklık sistemi sorunları ve kronik hastalıklara karşı kişiye özel etkin tedaviler uygulayan Doç. Dr. Erkan Yula, hastasını tepeden tırnağa değerlendiren, hastalığın kök sebeplerine inerek bütüncül yaklaşım uygulayan bir doktor. Ona göre hastalığın isminden çok, öyküsü önemli. Hastalarına hem modern tıbbın, hem de geleneksel tıbbın olanaklarını sunan Doç. Dr. Erkan Yula ile bütüncül tedaviyi konuştuk, tavsiyeler aldık.
Bütüncül yaklaşım uygulayan bir doktor olarak hastalarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Neden bütüncül tedavi?
Bütüncül tıp hekimi, hastayı bir bütün olarak değerlendirir, çevresi ile sosyal ilişkilerine, stres yüküne, beslenme modeline, yaşam tarzına, uykusuna, içtiği suya, geçmiş duygusal yükünden dışkısının kıvamına kadar uzun süren detaylı bir değerlendirme yapar. Nadiren tetkiklere başvurulur.
Bütüncül tedavi, hastalıkların semptomundan ziyade kök nedenlerine yoğunlaşan modern tıbbi olanaklar ile kadim deneyimleri bir arada kullanan, tedavi yelpazesi oldukça geniş bir yaklaşımdır. Sadece ülkemizde değil yurt dışında bu ve benzeri yaklaşım modellerinin kronik hastalıklardaki başarı oranının yüksek olması nedeniyle tıp dünyasında ilgi görmektedir.
“Bugün tıpta çoğunlukla hastalıkların kök nedenleri yerine, semptomların tedavisine yoğunlaşıldığı için, hasta ömür boyu artan oranda ilaç kullanmaya mahkum olmaktadır.”
Şu an tüm dünyada egemen olan tıp ekolü, ne yazık ki endüstri temelli gelişmiş ve aşırı branşlaşma nedeniyle tek bir odağa yoğunlaşmakta ve hastalığın fizyopatolojizindeki büyük resmi görememektedir. Hastalığın kök nedenleri yerine semptomların tedavisine ağırlık verildiği için çoğu durumda hasta ömür boyu artan bir oranda ilaç kullanmak zorunda kalmaktadır.
Ne yazık ki klasik tıbbi yaklaşım Multiple Skleroz (MS), ankilozan spondilit, sedef, romatoit artrit, hashimato, alerji, astım ve bağışıklık sisteminin önemli rol oynadığı durumlar olmak üzere hipertansiyon, diyabet, migren, fibromiyalji gibi klinik durumlarda uzun yıllar hatta bir ömür boyu ilaç önerisinde bulunmaktadır. Halbuki sözünü ettiğimiz kronik hastalıklar bütüncül yaklaşım ile tedavi edilebilir hastalıklardır.
Hastalarınız size daha çok hangi sebeplerle başvuruda bulunuyorlar?
Hastalığın isminden ziyade oluş mekanizmalarını tedavi etmeye yoğunlaştığımız için kliniğimize çok çeşitli tanılara sahip hastalar başvurmakta. Ne yazık ki çoğu hastamız birçok meslektaşımızı gezmiş, ellerinde onlarca laboratuvar, görüntüleme tetkikleri ve bir poşet dolusu ilaç ile kliniğimize gelmekte.
Migren, fibromiyalji, bağışıklık güçlendirme, kanser destek, sebebi bilinmeyen non-spesifik ağrılar, kulak çınlaması, el titremesi, kronik yorgunluk, kronik enflamasyon, Covid sonrası tat koku kaybı, saç dökülmesi, anti-aging tedaviler (yaşlanma karşıtı damardan), romatizmal hastalıklar (romatoid artrit, multiple skleroz, ankilozon spondilit vd.) depresyon, alerji, astım, kronik akciğer hastalıkları, huzursuz bacak sendromu gibi birçok tıbbi branşa ait hastalıklar ön planda.
“İsmi aynı olan birçok kronik hastalığın sebebi her kişide farklıdır.”
Biz her hastayı bir öykü kitabı olarak görüyoruz. Zira hastalık yok, öykü vardır. İsmi aynı olan birçok kronik hastalığın sebebi her kişide farklıdır. Örneğin tedavisini yaptığımız yüzlerce migren hastasının tedavi planı birbirinden farklıdır. Çoğu meslektaşımızın üzerinde durmadığı ve kişinin tedavi protokolünü etkileyecek birçok farklı veriyi elde etmeye çalışıyoruz.
Örneğin kişinin beslenme şekli, duygu durumu, geçmiş yükü, kaygıları, uykusu, su içme miktarı, gaz, koku hassasiyeti, kulaklarda çınlama, güneşe hassasiyet …..gibi onlarca başlıkta sorularla genel tabloyu belirliyoruz.
Sonra kişinin asıl başvuru sebebine yönelik ayrıntılı değerlendirmeler yapılır: Fiziki muayene, dil, göz, karanlık alan, fasyal muayene, elektromanyetik alan taraması, nadiren gerek duyulursa laboratuvar tetkikleri, dışkı analizi, ağır metal analizi gibi çok farklı muayene ve değerlendirme yöntemlerini kullanmaktayız. Hasta hakkında elde edilen bu veriler kullanılarak en hızlı, doğal, başarı oranı çok yüksek olan ve yan etkisiz tedavi tekniklerinde uygun bir kompozisyon belirlenir ve tedavi seans programı çıkarılır.
“Biz kliniğimizde YNSA (yeni nesil skalp akupunkturu), mikrobiyota düzenlenmesi, tıbbi beslenme, detoks, akupunktur (vücut ve auriküloterapi), ozon tedavisi, immünite mezoterapisi, ağrı mezoterapisi, kuru iğneleme, PRP-CGF, fitoterapi, aromaterapi, nefes terapisi, refleksoloji, kupa, hirudoterapi, ortomolecular medicine, IV (damar içi) tedaviler, IV megadoz vitamin, IV mineral, ağır metal şelasyonu, detoks, mikroakım frekans terapi, destek gıdaları, iç organ masajı, manuel terapi ve diğer etkin tedavi yöntemlerini sıklıkla kullanıyoruz.”
Kronik hastalıkların tamamen yok edilmesi ve ilaçsız bir yaşam mümkün müdür?
Evet, bu mümkün, genetik yatkınlık kader değildir. Çevresel faktörler, epigenetik mekanizmalar bu kronik hastalıkların oluşumunda daha etkin rol oynar. Bunun örneğini tek yumurta ikizi kardeşlerinde görüyoruz.
Kronik hastalıkların tam tedavisi ve ilaçsız yaşam için; hasta ile hekim uzun süren bir iş birliği yapmak durumundadır. Burada, kronik hastalığın yönetiminde, hasta ciddi bir sorumluluk almak zorundadır, zira yaşam şeklini değiştirmelidir. Tedavilerimizde kimyasal ve kortizon içermeyen tamamen doğal ürünler ve yöntemler tercih ediyoruz. Yeni nesil akupunktur uygulamaları (elektoakpunktur, YNSA, kulak akupunkturu), ozon tedavisi (multipass majör ozon, minör), kişiye özel mikrobiyota düzenlemesi, kişiye özgü seçilen vitamin mineraller, özgün tıbbi beslenme ve bitkisel destekleri kullanmaktayız.
Bizler en çok nerede hata yapıyoruz?
Birçok kişi kalorisi yüksek yemek yemenin kendilerini kuvvetlendireceğini düşünür. Halbuki durum tam tersidir. Gereğinden fazla ve sık yemek, yediklerimiz ne kadar kaliteli ve uygun içeriğe sahip olursa olsun yüksek kalorili besinler, karbonhidrat ve katkı gıdası içeren besinler kişiyi mikroorganizmalara karşı zayıflatır. Çünkü insülin direnci ve kronik enflamasyona yol açar. Bu durum tansiyon ve diyabet, kalp damar hastalıkları olmak üzere birçok kronik hastalığa zemin hazırlar.
Düzenli ve derin uyuyamamak, hareketsiz yaşam ve gereksiz antibiyotik kullanımı bağışıklığımızı düşüren diğer parametrelerdir. Stres kontrolü, sosyalleşmek ve güven ortamı bağışıklığı güçlendirir. Ayrıca elektomanyetik kirlikten uzak kalmak (tv, wifi, cep telefonu), kimyasal toksinlerden uzak kalmak ve zifiri karanlıkta bir uyku bağışıklık için çok önemli.
Kliniğimizde önleyici ve doğal tedavi yöntemlerini; bağışıklık güçlendirmek için ve kronik hastalıklara karşı sıklıkla uygulamaktayız. Akupunktur, ozon, kişiye özel mikrobiyota düzenlemesi, kişiye özgü seçilen vitamin mineraller, özgün tıbbi beslenme ve bitkisel desteklere yer vermekteyiz.
Randevu: 0212 215 54 54 – 0530 560 60 97 www.erkanyula.com @erkanyula
Teşvikiye Mah. Fulya Terrace D:8 Fulya- Şişli