Meşe Odunu Fırından Gerçek İtalyan Lezzetleri
Artık seve isteye o betonlaşmış Istiklal Caddesi’ne çıkanımız kaldı mı bilmiyorum. Betonu, kalabalığı, ve turist avcısı mekanlarıyla İstiklal birçoğumuzun keyif rotasından çıkalı çok oldu.
Bütün bunlara rağmen yolumu oralara düşürmeye değen iki restoran var. Biri taş fırını, iyi düşünülmüş menüsü ve hoşsohbet insanları ile Pizzeria Pera. (Diğerini bir sonraki sayıda veya Instagram’da konuşuruz.)
Pizzeria Pera gerçek bir İtalyan restoranı. Menüde “damak tadımıza adapte” denilerek aptallaştırılmış yemekler yok. “Bir İtalyan bu yemeğin nasıl yapılmasını isterdi?” sorusu ardından dikkatlice planlanmış ve mümkün olduğunca orijinaline yaklaştırılmış yemekler var. Zaten müşteri kitlesi de bunu kanıtlar şekilde. Pizzeria Pera bolca İtalyan müdavimi olan bir restoran.
Bir salı günü öğle yemeği için uğradık Pizzeria Pera’ya. Aslında önden zeytinyağlı sarımsaklı ve parmesanlı basit bir Focaccia alıp mis gibi odun ateşinde pişmiş hamurun tadını çıkarmak isterdik. Ancak iki kişiydik ve kısıtlı yeme kapasitemiz vardı.
Yemeğimize Fettuccine con Cotto ile başladık. Tam kıvamında pişmiş makarna; krema, sarımsak ve parmesanla tamamen kaplanmış, üstündeki gerçek İtalyan prosciutto ise ağızda eriyecek bir kıvama gelmişti.
Asıl bomba ise makarnayı takip eden pizzaydı. Pizzeria Pera, Napoli pizzası yapmıyor. Böyle bir iddiası da yok. Kenarları kalın Napoli pizzası yerine tamamı orta incelikte Torino usulü pizza yapıyor. Bu pizza volkanik taştan bir fırında meşe odunu ateşinde pişiyor. Böylece malzeme altında dağılmayan, mis gibi kokan bir hamur elde ediliyor. Üstündeki malzemeler de kaliteli olunca zaten başka bir şeye de gerek yok. (Malzeme demişken bahsetmek lazım: Pizzeria Pera şarküteri gibi ürünleri mutlaka İtalya’dan getiriyor. Taze alınması gereken ürünler de büyük çoğunlukla toptancıdan değil Beyoğlu esnafından. Çünkü mahallenin pizzacısı olmak bunu gerektirir.)
Beni Instagram’da takip edenler tatlı sonlara olan düşkünlüğümü bilirler. Pizzeria Pera’nın Tiramisu’su tam bir bölüm sonu canavarı. Orijinal tarife göre hazırlanmış, kedi dilleri taze espresso ve Amaretto şurubu ile ıslanmış. Labne değil mascarpone kullanılmış ve karışım çok iyi çırpılmış. Benim İstanbul’da yediğim belki de en iyi tiramisu. Yemeğin üstüne bir dijestif veya espresso ile de harika gidiyor!
Doğru tedarik edilmiş malzemeler, orijinal tarifler, taş fırın, hem yerli hem İtalyan seçeneklerle dolu iyi bir kav, ve yaptığı yemeği o bölgenin kültüründen izole etmeye çalışmayan bir ekip. Pizzeria Pera’yı harika yapan şeyler bunlar.